DENEYİM DÜNYASININ MERKEZİ • İNSAN BEDENİ VE MİMARLIK

 

İNSAN BEDENİ DENEYİM DÜNYASININ MERKEZİ MİDİR?


Biz mimar adayları ve mimarlar olarak, insanı bütün özellikleriyle tanımak ve tasarımlarımızı insanlara göre oluşturmak zorundayız. Çünkü kullanımına elverişli olmayan mekânlar yaptığımızda, kendi gereksinimlerine göre çevresini yeniden düzenleme ya da değiştirme yoluna gitmektedir insanlar.

Tasarlanacak bir mekânın, araçların ölçü ve biçimleri, onu kullanacak olan insanın vücut ölçülerinden kaynaklanır. Ergonomi adı verilen bu bilim dalı, “insan-araç” ilişkisini işlevlere bağlı olarak; çalışma anında insanın verimliliği ve kullanılan araçların insana uygunluğu yönünde incelemektedir.


Frank Lloyd Wright

“Mimarlık biçim haline gelmiş yaşamdır.” demiş Frank Lloyd Wright. Ne güzel anlatmış kısacık bir cümleyle. Evet, yaşamda mimarlığın etkisi çok fazladır. İnsanı gerçekten de merkeze koyar. Sonuçta insan olmazsa mimarlık olmaz. Le Corbusier gibi, Vitruvius gibi, Neufert gibi mimarların çalışmalarının temelinde insan bedenini ele almaları da buna örnek gösterilebilir. Örneğin; Vitruvius’a göre insan bedenindeki orantılar göze doğal bir biçimde hoş gelmekteydi. Bu gözlemi onu binalarını da benzer oranlar kullanarak tasarlamaya yöneltti. Vitruvius göbek deliğini insan bedeninin merkezi olarak görüyordu ve kolları, bacakları açılmış bir insan bedenindeki doğal orantıları temsil edeceğini düşünüyordu. Ya da Vitruvius Adamı’nı resmeden Leonardo Da Vinci’nin insan vücudunun ideal oranından etkilenip, ilahi oran ve altın oran kavramlarını, Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi diğer ünlü eserlerinde kullanması da yine merkeze insan bedenini koyulduğunu gösterir.


Leonardo da Vinci

 “Mimarlık bizi salt kurgu ve hayal dünyalarında iskân etmek için değil, dünyada-olmak deneyimimize tercüman olmak ve gerçeklik ve kendilik duygumuzu güçlendirmek içindir.” demiş Juhani Pallasmaa. Gerçekten de öyle. Mimarlık çok geniş bir alana sesleniyor. Ama herkes için farklı ve özel bir alana. Beni etkileyen Chris Downey’den de bahsetmeden yazımı bitirmek istemiyorum. O da mimarlıkta farklı ve özel alanlara sesleniyor. Kendisi görme yeteneğini kaybetmiş, kör bir mimar. Hayatında yaşadığı bu dönüm noktasını bize;  "Görüşümü kaybetmeden önce, bir mekânın nasıl göründüğüne daha çok odaklandım, şimdi malzemelerin dokularının nasıl hissettiğini, sıcaklıkları ve gürültüyü düşünüyorum. Daha fazla duyu tasarlamaya çalışıyorum." diyerek anlatıyor. Ve ekliyor "Benim görme fikrim, gözlerinden daha fazlasını görmektir."…


Beden ve Mimarlık

Kısacası; insan bedeni deneyim dünyasının merkezi midir diye sorulursa cevap gayet basittir: Evet. Hatta insan bedeni kavramını daha da açarsak; vücut ölçüleri, insan duyuları (Chris Downey örneği) gibi derinliklere de inebiliriz. Mimari tasarımlarımızda, düzenlediğimiz mekânların insana uygun olup olmadığını anlayabilmemiz için insan boyutlarının incelenmesi gereklidir. Unutulmamalıdır ki yaptığımız her mekân insan gereksinimlerini karşılamak durumundadır.

ŞEVVAL YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.