VITRUVIUS-MODULAR-NEUFERT • BAŞYAPITLAR
VITRUVIUS-MODULAR-NEUFERT
Marcus Vitruvius Pollio (d. MÖ 80-70, ö. MÖ 15), Romalı
yazar, mimar ve mühendistir. “Mimarlık Hakkında On Kitap” adındaki eseriyle
bilinir. Bu eser mimarlığı konu alan
ve günümüze denk ulaşmış en eski yazılı metindir. Vitruvius, başarılı bir
mimarlık için “Kullanışlılık, Sağlamlık, Güzellik” etmenlerinin gerekli
olduğunu ileri sürmüştür. Bu kategorilere göre, mimari yapı öncelikle sağlam,
doğal etkenlere karşı dirençli olmalı ve yere sağlam oturacak şekilde
tasarlanmalıdır. Ayrıca işlevsel ve amacına uygun olmalıdır. Vitruvius, bu
eserinin merkezinde, insan bedeninin sahip olduğu ideal bir orantıdan söz
etmiştir. Ayrıca, sanattan anlamak için onun doğasına inilmesi gerektiğini
savunmuş, doğadaki uyum ile sanat eserlerinin kalıcılığı arasında ilişki
kurmuştur. Vücut ve mimari arasındaki ilişkiyi en detaylı şekilde inceleyen
bilim adamı Leonardo Da Vinci de, Vitruvius’un "De Architectura" adlı
eserinde açıkladığı oranlardan esinlenerek "Vitruvius Adamı" adını
verdiği, kendi günlüklerinin birinde bulunan, aldığı notların yanında çizdiği
bir eskiz oluşturmuştur. Bu resim, iç içe geçmiş bir daire ve bir karenin
ortasına çizilmiş, uzuvları açık ve kapalı pozisyonda üst üste geçen bir çıplak
erkeği betimler. Bu çizim ve yanındaki notlar "Oranların Kanunu" ya
da "İnsanın Oranları" olarak anılır.
Le Corbusier, Modulor'u; Vitruvius'un uzun geleneği,
Leonardo da Vinci'nin Vitruvius Adamı, Leon Battista Alberti'nin çalışması ve
insan vücudundaki matematiksel oranları keşfetmek için oluşturdu. Daha sonra bu bilgiyi hem görünümünü hem de işlevini
geliştirmek için güçlendirdi. Sistemini, insan ölçümlerine, çift birime,
Fibonacci sayılarına ve altın orana dayandırdı. Le Corbusier, bunu "insan
ölçeğine uygun, evrensel olarak mimari ve mekanik şeylere uygulanabilen bir
dizi uyumlu ölçüm" olarak tanımladı. Sistem, o zamanlar geçerli olan metreye
ve İngiliz ölçü sistemi inç-foot'a (ayak-başparmak) meydan okuyarak yepyeni bir
model ortaya koydu. Kısaca bu sistem, "Kolunu kaldırmış bir adam"
boyu (bir insanın elini kaldırdığında erişebildiği yükseklik) olarak kabul
edilen 226 cm ve onun belli bir mantıkla geliştirilen sayı dizilerinden
bütünlüklü ve tutarlı bir ölçü sistemi inşa ettiğini iddia eder.
Kısaca; Vitruvius, Vitruvius adamıyla güzelliği
yakalamaya çalışırken; Le Corbusier, Modulor'unda üretimi kolaylaştırmayı
amaçlamıştır. Vitruvius'un amacı farklı tasarımlar yapmayı sağlayacak bir
güzellik kavramını oluşturmakken Corbusier'in yaklaşımı ise işlevseldir.
Üretime standart getirmekle yapıyı kolay inşa
etmektir. Le Corbusier yola çıkışında başta oranlı ızgara sitemini ortaya koyup
bunu ‘Organsız Beden'e uyarlamıştır. Vitruvius ise çıkış noktasında doğrudan
insan oranlarını temel alan bir noktadan başlamaktadır. Ancak Le Corbusier
Modulor’un, Vitruvius’tan esinlenerek geliştirdiğini söylemiş, “Vitruvius Adamının Çakması” olarak ifade
edilmesine karşı çıkmıştır.
Vitruvius'un çizdiği çerçevede Zaha Hadid, Richard Meier,
Tadao Ando, Santiago Calatrava gibi farklı tasarım anlayışlarına sahip mimarlar
yer bulabilirken Le Corbusier'nin çizdiği çerçevede, bir birimin seçilip bu
birime göre diğer yapı elemanlarının oranlanarak kolay üretimi olduğu için
mimaride farklı soluklar getirecek tasarım anlayışlarına yer yoktur. Aralarında
yaklaşık 2000 sene olan bu iki mimarın ve eserlerinin, insan bedenini ele
alışlarında Vitruvius, kendinden sonra gelen her mimarın kendine yer
bulabileceği bir sahne iken, Le Corbusier'nin Modulor'u şiirselliğin olmadığı,
yaşadığı çağdaki diğer teknik gelişmelerin paralelinde oluşmuş üretim içeren
bir sahnedir.
Ernst Neufert''in kitabı, ilk basıldığı 1936 yılından
beri pek çok mimar ve şehir plancısına referans olmuştur. Mimarlığın alfabesi
olarak da adlandırılabilecek kitapta, yapı, donanım, mekânsal gereksinim ve mekânlar
arası ilişkilerle ilgili şartnameler, esas ve standartlar insan ölçeğinde bina,
mekân, tesisat ve ekipman boyutları yer almaktadır.
Modulor, beden ölçüleri ile ölçeklendirme yapan bir
sistemdir. Corbusier, bu teoriyi, insan vücudunda matematiksel oranları
keşfetmek ve bu bilgiyi, mimaride fonksiyon ve görünümü etkilemek üzere
kullanmıştır. Sistem tamamen insan ölçülerine dayanmaktadır.
Leonardo, gördüklerini çizerek açıklığa kavuşturuyordu.
Kesitlerle, ayrıntılı görünüşlerle ve farklı açılardan yaptığı çizimlerle
anatominin detaylarını ortaya çıkarıyordu. Çizimleri, bazı detaylardaki
yanlışlıklara karşın son derece netti.
Neufert, kitaplarında mimari açıdan en temel ve en
detaylı bilgilere yer veriyordu. Mekânların ve daha birçok şeyin boyutlarıyla,
elde ettiği sayısal verilerle bu konu hakkında çalışan insanlara yardımcı
olarak mimarinin gelişmesini sağlamıştır.
Günümüzde hepsi farklı bir açıdan bakıyor gibi gözükse de
aslında hepsinin temelinde aynı konu var: Mimarlık. Mimarlığın gelişimi için
boyutları, en iyi şekilde ifade etmeye çalışmışlar. Ve bu da gelişimin etkisini
ortaya çıkarmış gibi gözüküyor. Vitruvius’un geleceğe yönelik çalışmaları, Le
Corbusier’in düşüncelerini yaşadığı dönemle ilişki kurarak oluşturması,
Neufert’in ise detaylara ayrı bir önem vermesi; bugüne kadar birikerek birçok
bilgiye ulaşmamızı sağlamıştır. Kısacası hepsi tek bir çatı altında toplanarak
farklı düşüncelerini bizlere ulaştırmıştır.
Şevval YILDIRIM
Hiç yorum yok: